TÜGİAD Başkanı Ali Yücelen Türkiye ekonomisinin
temel sorununa dikkat çekti
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Başkanı
Ali Yücelen, Türkiye Ekonomisi'nin karlılığın düşmesi nedeniyle ciddi bir
krizin eşiğinde olduğunu belirterek; küresel kriz öncesinde yüzde 4,2 olan
karlılık oranının yüzde 3,8'e düştüğünü ve bunun sürdürülebilir olmadığını
belirtti. Yücelen, ekonominin savaşçı unsurları olan KOBİ'lerin karlılık
anlamında desteklenmesini ve inşaat sektörü gibi nitelikli finansman
sağlanmasının karlılığı destekleyebileceğini belirtti.
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD)
Başkanı Ali Yücelen, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından kullanıma
açılan "Girişimci Bilgi Sistemi" verilerini ilk kez kullanarak elde
edilen verilerin analiz edildiğini ve ortaya çıkan sonucun piyasada yaşanan
karlılık sorununu net bir şekilde gözler önüne serdiğini açıkladı. Türkiye'de
ilk kez bu veriler kullanılarak gerçekleştirilen analizin önümüzdeki dönemlerde
de sık sık tekrarlanarak geliştirileceğini belirten Yücelen; "TÜGİAD
olarak şikayet eden bir yapımız yok; durumu saptıyoruz ve yapılması gereken bir
şey varsa naçizane çözüme katkı sağlamak istiyoruz" dedi.
Türkiye Ekonomisinin son dönemlerdeki en
önemli sorununun karlılık olduğunun altını çizen Yücelen, pek çok işadamının
ekonominin düzeleceği umuduyla zararına iş yaparak sermayeden yediğine dikkat
çekerek ; "Bu sürdürülebilir bir durum değil. Biz kimse fahiş karlar etsin
demiyoruz; ancak eğer insanlar işlerinden yeterince kar edemezlerse o zaman o
dükkan, fabrika, işyeri kapanır. Günün sonunda acı faturayı hepimiz
öderiz." dedi. Karlılığın
düşük olmasını kan kaybına benzeten Yücelen, "Bir insan belirli bir
noktaya kadar kan kaybetmeyi tolore edebilir; ancak ötesi kaçınılmazdır. Bu
durumu görerek dikkat çekmek ve çözümüne katkı sağlamak istiyoruz" dedi ve
sözlerine şöyle devam etti:
"Küresel kriz öncesinde işletmelerimizin
ortalama karlılığı yüzde 4,2 seviyelerinde idi... Bugün bu oran yüzde 3,84...
İnşaat sektörünün ise Türkiye Ekonomisi'nde üretilen toplam kardan aldığı pay
2006 yılında yüzde 5,2 iken bugün bu oran yüzde 50 oranında artarak yüzde 7,5'e
çıkmıştır. İnşaat sektörümüzü kutluyoruz; peki bu süre zarfında inşaat
sektöründe üretilen evleri alan; işyerlerine yatırım yapan imalat sektörünün
karlılığı ne olmuş diye baktığımızda 2006 yılında yüzde 39,3 pay alan imalat
sektörünün bu süre zarfında yerinde saydığını ve yüzde 2,5 oranında bir atış
sağlayarak yüzde 40,3'e ulaştığını görüyoruz. Bu tablo ister istemez imalat
sektöründeki yatırımcılarımız için inşaat sektörünü daha cazip
kılmaktadır."
Türkiye ekonomisi içerisinde kapladığı
alanı son 8 yılda %30 artıran, Türkiye ekonomisinde yaratılan kardan aldığı
payı %50 artıran bir inşaat sektörüne karşılık kar payını yalnızca %2.5
artırabilen ekonomideki büyüklüğü ise bırakın artmayı azalan bir imalat
sektörü.
Her iki sektörün karşılaştırmasını yapan
Yücelen, imalat sektörünün Türkiye'deki toplam net satıştan yüzde 27 pay
alırken 2013 yılında bu oranın yüzde 24,8'e gerilediğini; inşaat sektörünün ise
2006 yılında yüzde 4,1 olan payının yüzde 30 civarında artarak yüzde 5,4'e
yükseldiğinin altını çizdi.
Toplam Karlılık
|
2006
|
2007
|
2008
|
2009
|
2010
|
2011
|
2012
|
2013
|
İnşaat'ın ekonominin toplam karından
aldığı pay
|
5,2%
|
6,2%
|
6,2%
|
7,4%
|
7,2%
|
6,9%
|
8,3%
|
7,5%
|
İmalatın ekonominin toplam karından
aldığı pay
|
39,3%
|
37,5%
|
41,5%
|
35,0%
|
35,4%
|
42,9%
|
36,1%
|
40,3%
|
Toplam Net Satış
|
2006
|
2007
|
2008
|
2009
|
2010
|
2011
|
2012
|
2013
|
İmalatın ekonominin toplam net satışından
aldığı pay
|
27,0%
|
26,9%
|
27,4%
|
25,6%
|
25,5%
|
26,9%
|
25,9%
|
24,8%
|
İnşaat'ın ekonominin toplam net
satışından aldığı pay
|
4,1%
|
4,6%
|
4,7%
|
5,1%
|
4,8%
|
4,8%
|
5,1%
|
5,4%
|
Sektörler
arasındaki karlılık karşılaştırmasının reel sektöre darbe vurduğunu belirten
Yücelen; " Türkiye Ekonomisi içerisinde kapladığı alanı son 8 yılda yüzde
30 arttıran, Türkiye Ekonomisinde yaratılan kardan aldığı payı yüzde 50
arttıran bir inşaat sektörüne karşılık, kar payını yalnızca yüzde 2,5
arttırabilen; ekonomideki büyüklüğünü ise bırakın arttırmayı azaltan bir imalat
sektörü... İşte asıl sorun burada... " diye analizi özetleyen Yücelen
burada bir başka çarpıcı noktaya işaret ediyor; finansman...
Finansal kesimden
gerçekleşen fon akışının, inşaat sektörüne nitelikli finansman sağladığını, bunun
da finansman maliyetlerini aşağıya çekerek sektörün karlılığını desteklediğini
belirten Yücelen sözlerine şöyle devam etti:
"Bu noktada
sorulması gereken soru: İnşaat sektörü bu gelişmeyi hangi kaynaklar ile
gerçekleştirdi? Farklı bir ifade ile finansal kesimden gerçekleşen fon
akışından inşaatın aldığı pay ne yönde gelişti? 2006 yılında inşaat sektörünün
Türkiye’deki ticari kredi toplamından aldığı pay %6 iken 2013 yılında bu oran
%12’ye yükselmiştir. Başka herhangi bir sektörde bu büyüklükte bir artış söz
konusu değildir. İmalat sanayinin 2006 yılında %36 olan ticari kredi
toplamından aldığı pay 2013 yılında %30’a gerilemiştir. Bu veriler; inşaat
sektörünün büyümesi ile birlikte finans kesiminden önemli miktarda fonu kendine
çekmeyi başardığını söylemektedir. Bunun neticesinde de sektörün borçluluk
oranı (yabancı kaynak/aktif büyüklüğü) diğer sektörler ile kıyaslandığında en
yüksek seviyededir. 2013 yılı için inşaat sektörünün yabancı kaynak/aktif oranı
%76’dır. İmalat sanayinde bu oran %62’dir."
2014 yılında da Türk ekonomisinin büyümesinde
inşaat sektörü ön plana çıkacağını belirten Yücelen, inşaat sektörünün toplam ekonomi içindeki büyüklüğünün görece
düşük kalmasından dolayı tek başına büyümede etkili olamayacağını, ancak
ekonomik hareketlilikte inşaatın önemli bir unsur olduğunu söyledi.
“İmalat Sanayi GSYİH Değeri, Sabit fiyatlar
ile, Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Değişim (%)
2013
|
|
2014
|
||||||||
|
Çeyrek
|
|
|
Çeyrek
|
||||||
Yıllık
|
I(r)
|
II(r)
|
III(r)
|
IV(r)
|
|
6 Aylık
|
I(r)
|
II
|
III
|
IV
|
3,7
|
1,8
|
3,7
|
4,6
|
4,9
|
|
3,6
|
5,3
|
2
|
|
|
İmalat sanayinin 2013-2014 karşılaştırmasını
yapan Yücelen, "Yukarıdaki tablodan şu yorumu kolaylıkla yapabiliriz:
Türkiye’de imalat 2. Çeyrekte frene bastı, durmadı ancak oldukça yavaşladı.
Önemli bir trend yakalamıştı çeyrekler bazında (tablodan görülebilir), %1.8,
%3.7, %4.6, %4.9, %5.3 ve bu çeyrekte rakam bir anda %2’ye düştü…. Bir de
inşaat büyümesine bakalım. İlk yarıda Türkiye’de, büyüme rakamını iki çeyrek
boyunca istikrarlı bir şekilde sürdürebilen tek bileşen: İnşaat yatırımı. İkinci
çeyrek büyüme rakamı %4,3 olarak gerçekleşti" diye konuştu.
İnşaat sektörünün Türkiye’deki ekonomik
canlılığın sağlanması açısından önemli olduğunun altını çizen Yücelen, "Girişimci
Bilgi Sistemi verilerinden türetilen sektörel girdi-çıktı matrisi üzerinden
kısmi Leontief matrisi oluşturduk ve bu matris ile hangi sektörün ekonomide ne
derece canlılık yarattığını test ettik. " dedi ve analiz sonucunu
açıkladı...
TÜGİAD analizinde, inşaat sektörünün
cirosundaki birim artış ile elektrikli ev aletleri sektörünün cirosundaki aynı
orandaki bir artış ekonomi üzerinde yarattığı hareketlilik sorgulandı. Teorik anlamda
elektrikli ev aletleri sektörünün, stratejik açıdan ülke ekonomisi, ülkenin
gelişmesinde daha önemli olduğu öngörülür. Ancak analiz sonuçları bu anlamda farklı bir gerçeğe işaret ediyor. İnşaat ve elektrikli ev aletleri
sektörlerinin her ikisinin de aynı oranda büyüdüğü öngörüldüğünde, ülke
genelinde ekonomik canlanma, elektrikli ev aletleri imalatında 1 birim ise
inşaat sektöründe 3 katı yani 3 birim olarak gerçekleşiyor. Bunun anlamı şu: İnşaat sektörü kendisi
ile bağlantılı çok sayıda sektörü hareketlendirirken elektrikli ev aletleri
sektöründe bu gerçekleşmiyor. Türkiye’de
otomobil üretimini aynı oranda artırsanız dahi inşaat sektörünün yarattığı
ekonomik canlılığı yakalayamıyorsunuz. (İnşaat %25 daha fazla canlılık
yaratıyor). Bu sebepten dolayı siyasi irada inşaat üzerinden ekonomik canlılık
yaratma gayreti içerisinde, bu açıdan değerlendirildiğinde sektörün “ekonomiye
hareket kazandırma” noktasında önemli bir işlevi var.
Yakın zamanda Sayın Ali Babacan'ın da inşaat sektörünün büyümeye bütün katkısına
rağmen, üretmeden, sadece inşaatla büyüme ile ilgili kaygısını dile getirmesini
çok olumlu karşılıyor ve reel sektörü önemseyen samimi bir uyarı olması
nedeniyle kendisini kutluyoruz. Burada ifade etmek istediğimiz tek husus,
inşaatla büyümenin sağlıksızlığı ve sürdürülebilir olmadığı değil. İmalatın
karsızlığından dolayı kaynaklar ve özellikle finansman, imalattan inşaata doğru
kayıyor. İnşaat, ürettiği kardan dolayı, finansal hizmetler sektörü
tarafından destekleniyor. Buradan da çıkarılacak sonuç, son dönemde müşahade
ettiğimiz ticari krediler hacmindeki artışın maalesef imalat sektörüne gereği
gibi yansımadığıdır."
Arazi
Rantı, fabrika yatırımlarını olumsuz etkiliyor…
Ali Yücelen yaptığı açıklamada inşaat
sektöründeki gelişmenin bir diğer yansımasına dikkat çekerek, üretime dönük
yatırım yapmak isteyen firmaların “arazi rantı” nedeni ile imalat yatırımı
gerçekleştirecek uygun arazi bulamamaları ya da buldukları araziye yüksek bedel
ödemek zorunda kaldıklarını belirtti. Ekonomi Bakanlığı tarafından her ay
yayımlanan yatırım teşvik verilerinden bu durumu çok net görebildiğini belirten
Yücelen gerçekleştirdikleri analizin sonuçlarını açıkladı:
Buna göre (aşağıdaki grafikten görüleceği
üzere) yıllar bazında Türkiye’de imalat yapmak için yani fabrika kurmak için
yatırımcının katlandığı toplam sabit yatırım maliyetleri içerisinde araziye
ödenen bedel incelenmiştir. 2011 öncesinde binde birin altında olan bu oran
geçtiğimiz üç senede binde üçün üstüne çıkmıştır. Bu durum, son yıllarda arazi
rantı ile birlikte arazi fiyatlarındaki artışın, imalat yatırımı yapmayı daha pahalı
hale getirdiğini çok net göstermektedir.
Analiz sonuçlarını değerlendiren Yücelen, “son
üç yılda üretim yapmak isteyen bir yatırımcı fabrikasını kuracağı arsaya, 2010
öncesine göre 2-3 kat bir bedel ödemek zorunda kalmaktadır” dedi. Yücelen
yaptığı açıklamada “aslında bu durum, bugüne kadar çokça dile getirilmeyen
bir “negatif dışsallığı” bize sayısal olarak göstermektedir. Türkiye’de üretim
mi yoksa inşaat mı dendiğinde yatırımcı inşaatı tercih etmekle kalmıyor, arazi
rantı ile birlikte yükselen arazi fiyatları Türkiye’de fabrika kurulmasını çok
daha pahalı hale getiriyor….” dedi.
TÜGİAD
hakkında
1986 Yılında kurulan Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), Türkiye’de
genç işadamlarının en geniş profilde bir araya geldiği ilk ulusal ve tek
uluslararası yetkinliğe sahip dernektir. 2014 yılında JEUNE üyesi olan TÜGİAD
G20 Genç Girişimciler İttifakı'nın 2014-2015 dönem başkanlığını üstlenmiştir.
Otomotiv yan sanayi, inşaat – yapı malzemeleri, tekstil, turizm, gıda –
tarım – hayvancılık, enerji – yeşil ekonomi, kimya, maden – metal işleme,
makine – imalat sanayi, mobilya – kerestecilik, lojistik, bilgi teknolojileri,
medikal ekipmanlar, finansal hizmetler – danışmanlık, dış ticaret ve diğer
hizmetler başta olmak üzere farklı sektörleri temsil eden 21 – 45 yaşları
arasında 850 genç girişimci üyesi ile TÜGİAD bugün, 500 bin kişilik bir
istihdam gücünü ve yaklaşık 18 Milyar Dolarlık bir ihracat hacmini temsil
etmektedir.
G20 Genç Girişimciler İttifakı’nda (G20 GGİ) Türkiye’yi temsil eden
TÜGİAD, aynı zamanda ittifakın stratejik planlama ve iş planından sorumlu icra
kurulu üyesidir. TÜGİAD, 84 ülkede 200 bin genç girişimciye ulaşmayı hedefleyen
MAME’de (Akdeniz – Afrika ve Orta Doğu Genç Girişimciler İletişim Ağı) kurucu
üye ve kurumsal yapılanmadan sorumlu icra kurulu üyesidir.
1993 Yılından itibaren Brüksel’de AB nezdinde Daimi Temciliği bulunan
TÜGİAD, 45 bin üyesi bulunan Avrupa Genç Girişimciler Konfederasyonu (YES)
Başkan Yardımcısıdır.
Türkiye genelinde 115'i bayan olmak üzere 850 üyesi bulunan TÜGİAD yaş
ortalaması 35 olan üye profili ile ülkenin önemli bir çoğunluğunu temsil eden
dinamik bir işadamı ve sanayici profiline sahiptir.
Yıllık ciroları yaklaşık 50 milyar dolar olan TÜGİAD üyesi genç
işadamlarının yatırım ve girişimleri ülke ekonomisinde önemli bir yer
tutmaktadır. İnşaat, tekstil, dış ticaret, otomotiv yan sanayi, turizm, gıda,
makine, motor ve diğer metal ürünler imalatı sektörleri başta olmak üzere
TÜGİAD üyelerinin toplam 60 sektörde ağırlığı hissedilmektedir.
Ortalama yıllık 18 milyar dolar ihracat, 23 milyar dolar ithalat yapan
TÜGİAD üyelerinin en çok dış ticaret yaptığı ülkeler ise; Almanya, İtalya, İngiltere, ABD, Fransa, Rusya,
İspanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri, komşu ülkeler, Türk Cumhuriyetler,
Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkeleridir.
Detaylı bilgi için : www.tugiad.org.tr web sayfasını ziyaret
edebilirsiniz.
0 yorum